Bir ipte iki canbaz yahut bir kavganin anatomisi / Peyami ve Nazim
Peyami Safa, 1928 yilinda Cumhuriyet'in edebiyat sayfasini yonetirken Guzel Sanatlar Birligi'nin edebiyat kisminda da umumi
katiptir ve birligin genel merkez olarak kullandigi Alay Kosku'nde sik sik edebiyat matineleri duzenlemektedir. Nazim Hikmet'se
cikarilan af kanunundan faydalanmak maksadiyla Turkiye'ye o gunlerde doner ve Hopa'da yakalanarak tutuklanir.
Istikbal vadeden bir romanci ve kaleminin keskinligiyle taninan genc bir gazeteci olarak kendine epeyce guvenen Peyami Safa, biraz da
nesil gayretiyle, gazetelerde affedilmesi ihtimalinden soz edilen Nazim Hikmet'in adi etrafindaki merhamet ve sempatiye guc
kazandirmak icin Yanardag adli siirini sayfasinda yayimlar. Ne var ki Cumhuriyet ertesi gun bu siirin ve altindaki imzanin kendi
gorusleriyle hic bir alakasinin bulunmadigina dair bir aciklama yayimlayarak Peyami Safa'yi ve Nazim Hikmet'i son derece zor
bir durumda birakacaktir. Bu olay uzerine gazetesiyle arasi acilan Peyami Safa, bir sure sonra isinden ayrilir.
Birligin edebiyat kismi, Nazim hapisten cikip Istanbul'a geldikten sonra Peyami'nin onun icin Alay Kosku'nde duzenledigi
toplantilarla yeni bir edebiyat anlayisinin merkezi olma yolundadir. Bir yandan Zekeriya Sertel'in cikardigi Resimli Ay'da
musahhih olarak calisan, diger yandan Hareket adli edebiyat gazetesine yardimci olan Nazim Hikmet, daha sonra catisacaklari Ahmet
Hasim tarafindan bile heyecanla selamlanmistir.
O gunlerde Shakespeare adi etrafinda ortaya cikan siddetli polemikte de Peyami ile Nazim birlikte hareket etmis, hatta Shakespeare'i
kucumseyen yazisiyla bu polemigin cikmasina sebep olan Huseyin Suat Bey'i birlikte yazdiklari bir mektupla Cumhuriyet'te
cevaplandirmislardir. Guzel Sanatlar Birligi'nce 16 Mayis'ta Alay Kosku'nde duzenlenen gecede de, Nazim, Peyami ve
Nizamettin Nazif, Shakespeare'in eserlerinden bazi parcalar okurlar.
Hareket yayin hayatina o gunlerde baslar (11 Mayis 1929). Fahri Kemal ve Suat Tahsin (Turk) sahipliginde, carsamba ve cumartesi
cikan gazetenin ilk sayisinda Nazim Hikmet'in Yalinayak adli siirinin yanisira, Alay Kosku Yarani'nin beyannamesi niteligini
ve Peyami Safa imzasini tasiyan "Variz diyen nesil" baslikli yazi yer almaktadir. Cok gecmeden beklenen tepki gelir;
Yakup Kadri, Milliyet'te cikan bir yazisinda bu nesli agir bir bicimde elestirerek unlu "saman ekmegi" kavgasini
baslatan cumlelerini yazar: "Dusunun ki en buyugu harb-i umumide daha yirmisini bulmamis bu gencler ekmek yerine saman
karisik hamurla beslendiler ve irfan yerine Babiali gundelik matbuatinin ismarlama harp edebiyatindan baska bir sey
okumadilar".
Yakup Kadri, bu yazisi yuzunden universite ogrencileri ve ogretim uyelerince siddetle protesto edilmistir. Hareket'te ise Suat Tahsin
Turk ve Peyami Safa tarafindan Yaban yazarina agir elestiriler yoneltilir. Resimli Ay dergisinde calisan ve TKP'nin legal
faaliyetlerini yuruten Nazim Hikmet bu saldiri karsisinda sessiz kalirsa da, bir sure sonra, kendini baska bir kavganin icinde bulacaktir.
Mahmut Yesari'nin bir eseri tanitilirken, Abdulhak Hamid'e satasilmasi ve Cumhuriyet'te, bu satasma vesilesiyle
Hamid'in "Dahi-i A'zam" olarak savunulmasi uzerine, Resimli Ay, Haziran sayisinda "Putlari
yikiyoruz" kampanyasini baslatir ve 1 numarali put olarak Abdulhak Hamid'i ilan eder. Ayni konuyu Peyami Safa daha once
Hareket'te islemistir. Bu bakimdan Hareket ve Resimli Ay'daki yazilar ortak bir hareketin urunu gibi gorunuyor. Eger oyle
degilse "Putlari yikiyoruz" kampanyasini asil baslatanin Peyami Safa olduguna hukmedilebilir.
Boylece Shakespeare ve "saman ekmegi" kavgalari bitmeden yeni ve uzun surecek bir edebiyat kavgasi daha baslamistir.
Ikdam "Putlari yikiyoruz" kampanyasini haber yapar ve konuyla ilgili gorusunu sorarak Yakup Kadri'yi de
tartismanin icine ceker. Roportajda biraz da "saman ekmegi" kavgasinda kendisine saldiranlardan, ozellikle Peyami
Safa'dan hincini almak isteyen Yakup Kadri cok agir sozler sarfetmistir.
Nazim, Yakup Kadri'nin bu beklenmedik saldirisi uzerine "Behey! / Kara boynuz gibi kasli / mukaddes apis basli / adam /
Behey! Kara maca bey!" diye baslayan agir hicviyesini yazarak Resimli Ay'da nesreder. "Putlari yikiyoruz No 2,
Mehmed Emin Beyefendi" baslikli yazi da ayni sayida yer alir. Birden buyuyen kavgaya Ahmet Hasim ve Turk Ocagi reisi
Hamdullah Suphi Tanriover de karisacaktir. Nazim, Yakup Kadri icin yazdigi hicviyenin benzerlerini onlar icin de yazmakta gecikmez.
Ve Guzel Sanatlar Birligi'nin edebiyat kismi istifalarla sarsilip dagilir.
"Saman ekmegi" yiyenlerle "has ekmek" yiyenler arasindaki kavgalar sirasinda Peyami'nin Resimli Ay
cevresinde yer aldigini, bu yuzden sik sik bolseviklikle suclandigini unutmamak gerekir. Iddiayi israrla reddeden Peyami, "siyasi
vadide hic bir mazisi" olmadigini yazmistir. Hareket'te cikan "Bir davanin sonu" baslikli yazisinin eki bu
bakimdan onemlidir. Uc gun sonra cikan "Iftiralar karsisinda" baslikli yazisinda da bolsevik olmadigini daha acik bir
dille ifade eder.
Peyami'nin o gunlerde nesil gayretiyle hareket ettigi, bu yuzden Cumhuriyet'ten istifa etmek zorunda kalinca Resimli
Ay'cilarin "kucagina dustugu" soylenebilir. Ancak baslangicta Nazim'i "bolsevik"ligine ragmen
cok sevdigi ve takdir ettigi anlasiliyor. Jakond ile Si-Ya-U hakkindaki yazisi Resimli Ay'in onuncu sayisinda, Nazim'in
Dokuzuncu Hariciye Kogusu hakkindaki "methiye"si ise on ikinci sayida cikar. Peyami'nin bu onemli romani
Nazim'a ithaf edilmis ve Resimli Ay Nesriyati arasinda cikmistir. Yedinci ve dokuzuncu sayilardaki "Bas Muharririmizin
Odasinda" baslikli sohbet notlarinda Peyami ile Resimli Ay'cilar arasindaki samimiyet cok acik bir bicimde gorulmektedir.
Nazim-Peyami dostlugunun da tahminlerimizin otesinde bir dostluk oldugu muhakkaktir, Ahmet Gazali'nin rubailerini birlikte
okuyacak kadar. Abdullah Cevdet'in Dilmesti-i Mevlana'sini Nazim'a Peyami'nin okutmus olmasi kuvvetle
muhtemeldir. Nazim, bilindigi gibi, bu kitabin Rubaiyyat-i Gazzali bolumundeki rubailerden birini Cankiri Hapishanesi'nden
Mektuplar II'de kullanir. Peyami Safa da ayni kitaptan birkac rubaiyi Fatih Harbiye'nin sonunda Faiz Bey'e okutmustur.
Posta-Telgraf Nezareti'ndeki kisa memuriyeti ve Rehber-i Ittihad Mektebi'ndeki ogretmenligi sayilmazsa, hayatini hep
kalemiyle kazanan Peyami'nin harf inkilabindan sonra buyuk bir sikintiya dustugu muhakkaktir. Cumhuriyet'ten de ayrilmak
zorunda kalinca Resimli Ay'cilarin agina dusmesi kacinilmazdi, cunku basina bu isler Nazim'i kolladigi ve siirini yayimladigi
icin gelmisti.
Hic bir zaman Nazim Hikmet gibi "sicilli" bir komunist olmayan Peyami'nin belli bir sure sosyalizme sempati
besledigi dusunulebilir. Ancak Nazim'in Jakond ile Si-Ya-U adli eseri hakkinda yazdigi yazidaki bazi cumleler, onun o gunlerde
kafasinin bir hayli karisik oldugunu, hatta materyalizmle felsefi idealizm ve spiritualizm arasinda yalpaladigini gosteriyor.
Nazim'in, komunist olmadigi halde nesil gayretiyle aralarina katilan Peyami'yi davasina kazanmak istemesi cok tabiidir. Sabiha
Sertel, hatiralarinda, Nazim'in yeni bir edebiyatin temelini atmakla kalmadigini, ayni zamanda sosyalizm davasina yeni unsurlar
kazandirmaya calistigini anlattiktan sonra, "Bir zamanlar Peyami Safa'yi da kazanmak sevdasina tutulmustu" diyor
ve soyle devam ediyor: "Peyami o zamanlar bir dereceye kadar Nazim'in etkisi altinda idi. Fakat onunla bircok noktalarda
beraber degildi. Nazim onu da sosyalizm davasina cekmek icin pek ugrasti. Aralarinda gecen uzun tartismalardan sonra Peyami
'Seninle bir trene bindik, beraber seyahat ediyoruz, ben demokrasi duragina kadar seninle beraberim, ondan sonrasi icin
Allahaismarladik' dedi."
Sertel'in bu cumlelerinden, en yakin olduklari gunlerde bile Peyami ile Nazim arasinda fikri bakimdan tam bir birlik bulunmadigi,
Nazim'in Peyami'ye gosterdigi dostlugun ise sirf onu kazanmak amacina yonelik oldugu anlasiliyor. Peyami de bir yazisinda
kendisinin Nazim'i kazanmak, milli davalarimiza isindirmak ve memlekete mal etmek icin korudugunu ve savundugunu, ancak
onun ruh koklerine islemek icin yillarca suren telkin ve tesirlerinin bosa ciktigini ifade eder. Peyami, oyle anlasiliyor ki, aralarindaki
fikir ayriligina ragmen, ipler busbutun kopuncaya kadar sosyalist dostlariyla birlikte hareket etmis, hatta Emin Turk ve Sabiha Sertel
hakkinda acilan dava ile ilgili olarak agir ceza mahkemesinde, 15 Subat 1930'da yapilan celsede lehte sahitlik yapmistir.
Peyami Safa'nin Nazim ve cevresiyle iliskileri Resimli Ay kapandiktan sonra da devam eder. Bu arada Cumhuriyet'te
yazmaktadir ve 1933 yilinda cikan bir yazisinda Nazim Hikmet'ten "Sevgili Nazim" diye soz ettigine gore henuz
aralari acilmamistir. Ancak ayni yil yayimlanan Bir Tereddudun Romani'ndaki bazi cumleler, Peyami'nin sosyalizmle ve
sosyalistlerle ilgili suphelerinin de busbutun arttigini gostermektedir. O gunlerde Ahmet Agaoglu'nun cevresinde olusan fikir
hareketine katilarak liberalizme kayan Peyami'nin bu yuzden eski cevresiyle arasina sogukluk girdigi dusunulebilir.
Peyami'nin Cahit Sitki'yi kamuoyuna takdim ettigi yazilarinda Turk siir ortamini degerlendirirken Hasim ve Necip Fazil gibi
sairlerden bahsedip de siirde buyuk bir devrim yaptigina inanan Nazim'dan tek kelimeyle bile soz etmemesi, hatta onun temsil ettigi
siir anlayisini ustu kapali olarak elestirmesi kopusu hizlandirmistir. Bu arada tesadufi karsilasmalar sayilmazsa, birbirleriyle her turlu
munasebeti kestikleri muhakkaktir. Ancak Ilhami Safa'nin sahibi oldugu Hafta gazetesinin 48. sayisinda yayimlanan "Nazim
Hikmet" baslikli roportaj, fikir ayriliginin dusmanliga donusmesini onlemek isteyen Peyami Safa'nin bir jesti olarak
degerlendirilebilir. Roportajin altindaki imza ise, bir sure sonra Yedigun'de yayimlayacagi uzun bir roportajla Peyami Safa-Nazim
Hikmet anlasmazliginin siddetli bir kavgaya donusmesine sebep olan Naci Sadullah'tir.
Naci Sadullah'in Yedigun'de iki bolum halinde yayimlanan roportaji iplerin busbutun kopmasina yol acacak ve Ergun
Goze'nin Peyami Safa-Nazim Hikmet Kavgasi'nda, Kemal Sulker'in de Nazim Hikmet'in Polemikleri'nde uzun
uzun anlattiklari buyuk kavga patlak verecektir.